Kudüs'ün işgalinin başlangıcı: Altı Gün Savaşları

1967 yılında yaşanan ve tarihe Altı Gün Savaşı olarak geçen sürecin etkileri günümüzde hala sürüyor. Savaşın en önemli neticesi ise Kudüs'ün işgali olmuştu...

Kudüs'ün işgalinin başlangıcı: Altı Gün Savaşları
06 Haz 2015 13:04:55

 

Kudüs'ün işgalinin başlangıcı: Altı Gün Savaşları

1967 yılında yaşanan ve tarihe Altı Gün Savaşı olarak geçen sürecin etkileri günümüzde hala sürüyor. Savaşın en önemli neticesi ise Kudüs'ün işgali olmuştu...

Yok edilen evler arasında Arafat'ın çocukluğunu geçirdiği ev de vardı....

Savaşın dördüncü günü Birleşmiş Milletler'in ön ayak olduğu ateşkes tanındı Beşinci gün ateşkesi bozan İsrail Suriye'ye ait olan Golan tepelerini ele geçirdi

Savaşın altıncı günü yeni bir ateşkes yürürlüğe girdi ve bugün de süren çatışmalar böylece başlamış oldu.

ALTI GÜN SAVAŞININ ETKİLERİ HALA DEVAM EDİYOR

1) Bölgede sınırlar değişti, İsrail’in toprakları genişledi.

2) İsrail’in yeni topraklar kazanmasıyla bir önceki savaşlarda olduğu gibi mülteciler sorunu ortaya çıktı.

3) Mısır, savaşta aldığı ağır darbeyle Arap dünyasındaki liderliğini ve saygınlığını kaybetmeye başladı.

4) Arap devletlerini destekleyen Sovyet Rusya, bölgedeki etkinliğini yitirmeye başladı ve Sovyet Rusya karşısında ABD, İsrail’i destekleyerek gücünü arttırdı.

5) Pan-arabizm etkisini yitirmeye başlarken, yerini pan-islamizm ve yeni yeni başlayan Filistin milliyetçiliği gibi yerel olan milliyetçi akımlara bırakmıştır.

5 Haziran 1967 Ortadoğu tarihinin en önemli dönüm noktalarından birisi sayılıyor. 5 Haziran’da başlayan, sadece 6 gün sürdüğü için ’6 Gün Savaşları’ olarak anılan bu dönem Arap ülkelerinin yengilisiyle sonuçlandı.

İSRAİL 2.5 KAT GENİŞLEDİ

68 bin 300 kilometrekarelik bir alanı, Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden İsrail sınırlarını altı günde iki buçuk kat genişletmiş oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen de İsrail bu toprakları elinde tutmaya devam ediyor. Kudüs, hiç bir devlet tanımasa da sonsuza kadar ve bölünmez başkent ilan edildi.

BİNLERCE FİLİSTİNİLİ YURTLARINDAN SÜRGÜN EDİLDİ

242 No’lu BM kararı gereği İsrail’in işgal ettiği topraklardan 67 Savaşı öncesi sınırlara geri çekilmesi gerekiyordu. 242 No’lu karar hala geçerli ancak, 44 yıldır uygulanmıyor.

Savaştan sonraki ilk haftada yaklaşık 200 bin Yahudi yani o zamanki nüfusun onda biri bu yeni ele geçirilmiş topraklara, özellikle de Doğu Kudüs'e hücum etti.

1967’nin en önemli sonucu Filistinlilerin topraklarından kovulması ve çözülmesi giderek güçleşen mülteciler ve Kudüs sorunun ortaya çıkmasıydı. 1967’de yaklaşık 250 bin Filistinli mülteci durumuna düştü.

Sadece Batı Şeria değil Ürdün ve Lübnan’daki mülteci kampları da o günlerde oluştu.

GOLAN TEPELERİ İSRAİL'İN ELİNE GEÇTİ

İsrail'in Golan tepelerinde elde ettiği nihai zaferin ertesinde ateşkes imzalandı. Bu antlaşmada İsrail; Doğu Kudüs, Golan Tepeleri, Gazze Şeridi ve Sina Çölü'nü ele geçirdi. 68 bin 300 kilometrekarelik bir alanı, Ürdün, Suriye ve Mısır topraklarını işgal eden İsrail sınırlarını altı günde ikibuçuk kat genişletmiş oldu. Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen de İsrail bu toprakları elinde tutmaya devam ediyor. Kudüs, hiç bir devlet tanımasa da sonsuza kadar ve bölünmez başkent ilan edildi.

PAN ARABİZM'İN ÇÖKÜŞÜ ve ARAP POLİTİKALARINDAKİ DEĞİŞİM

İsrail bölgede gücünü ispatlarken bölgedeki günümüz Amerikan hegomanyası da şekillenmeye başladı. Pan Arabizm çöküşü başladı. Bu savaştan sonra Arap politikası da tamamıyla değişti. Artık İsrail’i yok edemeyeceğini anlayan Arap ülkeleri Pan Arabizmi terk etti. Her ülke İsrail’e kaptırdıkları toprakları geri almanın ayrı ayrı peşine düştü.

FİLİSTİNLİLER SİLAHLI MÜCADELEYE BAŞLADI

Filistin sorunun pan Arabizmle çözüleceği fikri de tarihe karışırken, kendi sorunlarını kendileri çözmeleri gerektiğini anlayan Filistinliler de taktik değiştirdi.

1967 savaşının getirdiği diğer önemli sonuç ise Filistin direniş hareketinin zirveye doğru yükselmeye başlamasıdır. Bu anlamda Filistinli mücadele grupları bir araya gelerek 'silahlı mücadele'nin gereği üzerinde durmaya başladılar.

Altı Gün Savaşı’ndaki yenilgi ve akabindeki Karame zaferi ile El Fetih uzun süredir gerilla savaşını savunanların alternatifi haline geldi. Arafat Nasır’ın da onay vermesiyle 1969’da FKÖ’nün başına geçti.



0 Yorum

Yorum Yaz