- Anasayfa
- DÜNYA Haberleri
- Adnan Oktar ve Fesadı Üzerine...
Adnan Oktar ve Fesadı Üzerine...
Sütun Haber Yazarı Muhammed Fatih Ergün, kaleme aldığı makalesinde Adnan Oktar'ın din üzerindeki etkilerine değindi.
İşte o yazı:
Bir A9 programında Atatürk’ün mehdiliğin öncüsü, zemin hazırlayıcısı ve Allah’ın bir lütfu olduğunu ve onun yobazlıkla mücadele ettiğini ileri süren Oktar, (...) topluma yol gösteren değil, toplumu ifsad eden fiiller işlemektedir.
Adnan Oktar ve fesadı üzerine...
Adnan Oktar, yakın bir zamanda Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim elemanı sayın Cahit Karaalp’e açtığı hakaret davasını kazanmasıyla gündeme geldi.
Karaalp’in çabası kuşkusuz bir ıslah çabasıydı. Davanın o'nun aleyhine sonuçlanması ise, Oktar'ın eylemlerini gündeme getirme şekli ile ilgilidir; Karaalp’in kullandığı üslup kendi takdiridir; ceza mahkemesinin verdiği karar ise, Karaalp'in üslubu (hakaret) ile ilgilidir. Karaalp'in, -suç niteliği taşıyan ve ceza kararına konu olan sözleri hariç- niyet ve ıslah çabasını desteklemek, yanında olmak insânî ve ahlâkî bir yükümlülüktür.
Nedense genç bir akademisyenin gördüğü yanlışı, -nispeten az sayıda tv, gazete, site hariç- İslami duyarlılığa sahip olduğunu düşündüğümüz medya görmemektedir. Bu yazıda, www.harunyahya.org sitesinde "seyyid" yani peygamber torunu olduğu iddia edilen Oktar’ın söz ve eğilimlerine dair bir kaç değinide bulunacağız.
Bir A9 programında Atatürk’ün mehdiliğin öncüsü, zemin hazırlayıcısı ve Allah’ın bir lütfu olduğunu, o'nun yobazlıkla mücadele ettiğini ileri süren Oktar, “Bağnazlara göre hanımlar dini sohbet yapamaz, beylerle birlikte oturamazlar.” demektedir. Halbuki o'nun A9 kanalında yaptığı sohbetler "sohbet" değil, zaman zaman uygunsuz muhabbetlerdir. Oktar ve birlikte program yaptığı tesettürsüz hanımlar, evli kimselerin özel hayatında söyleyebilecekleri sözleri birbirlerine rahatlıkla sarf etmektedirler. Mehdi’yi kelime anlamıyla alırsak, Oktar bu tavrıyla topluma yol gösteren değil, toplumu ifsad eden fiiller işlemektedir.
Kadınların vücutlarını teşhir etmemeleri gerekirken, Oktar, “Dekolte hanımların her yerde olması çok doğaldır.” demektedir. Fıtrata aykırılığın her yerde olması doğal ise, münkeri nehyetmek ne olarak görülmelidir? Bu anlamda Oktar’a sormak gerekir: Hangi dine göre dekolte hanımların her yerde olması çok doğal? Harama bakıp bakıp “maşallah, inşallah” demekle haram helal olmadığı gibi, hak söz ile de bâtıl kastedilmektedir, üstelik bunun klasik elfaz-ı küfür kitaplarına göre küfür olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Oktar, “Kadınların özgür olmadığı her toplum yıkılır.” demektedir. Ancak A9 kanalında, hiçbir kadının Oktar’a fazla samimi ve iffetli bir kadına yakışmayacak türden ifadeler kullanmadan programa çıkabilme özgürlüğü var mıdır? Bir erkeğe bu tür sözler kullanarak övgüler yağdırmak ne kadar ahlâkîdir? A9 kanalının, bayanları teşhir ederek takdim etmesi ve akabinde Oktar’ın, o hanımlara sözlü sarkıntılık eder tarzda ifadeler kullanması, kendisinin İslam kaynaklı olmayan bir tavır ve tarz arayışında olduğunu düşündürmektedir.
Oktar’a göre, “Kuran'da saçın örtünmesi ile ilgili bir emir yoktur, etkileyicilik anlamında yüz daha etkilidir.” Halbuki el ve yüzün açıklığı kadınların sosyal hayatlarını sürdürebilmeleri için bir zorunluluk olabilir. “Ben yüzümü ve elimi açmadan da sosyal hayatımı sürdürebiliyorum.” diyen bir hanım bundan dolayı kınanmaz, belki de övgüyü hak eder. Ancak Oktar’ın A9 kanalında birlikte program yaptığı hanımların örtünme sorununun saçla sınırlı olmadığı aşikârdır. Oktar mehdilik iddiasının yanına büyük bir ifsad literatürü eklemiştir. Basit bir Google taraması ne yazık ki bu ifsadı kabul edilemez bir şekilde resmetmekte, belgelemektedir.
Oktar, “Başörtülü ve başörtüsüz hanımlar da imanlıdır ve başımızın tacıdır.” demektedir. Halbuki sorun başörtülü ve başörtüsüz hanımların imanlı olup olmaması değildir. Oktar hem Mehdi olduğunu sık sık ima etmekte hem de birlikte program yaptığı hanımları “Nasıl giyiniyorsunuz böyle? Yaptığınız toplumu ifsattan başka bir şey değildir.” diye uyarmak yerine onlarla içeriği düşük geyik muhabbeti yapmakta ve kullandığı ifadelerle adeta onlara sarkmaktadır.
Oktar, “Kadınlar çiçek gibi güzel olmalı.” demektedir. Kastettiği kadınların eşlerine yönelik bir çiçeklik olsa bunda bir sorun yoktur. Ancak onun program yaptığı A9 kanalında programcı bayanlar abartılı makyajlar ve muhtemelen tıbbi bir takım operasyonlarla “kamuya açılmakta” ve temiz zihinleri bulandırmakta, Oktar’ın kendisininki gibi diğer insanların da dünya ve ahiretine zarar vermektedir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki kendi eğilimleri hakkında değerlendirmelerde bulunduğumuz Oktar, A9 kanalındaki özellikle bayanlarla yaptığı programlar aracılığıyla toplumu ifsat etmektedir. Bu ifsada karşı özelde İslami basın duyarlı olmalı, bu ifsada son verilmesi için bir kamuoyu oluşturmalıdır. Mehdilik imasını sıkça gündeme getiren ve kamu ahlakına aykırı programlar yapan Oktar ve tesettürü hiçe sayan bayan programcıların bu ifsadına son verilmelidir. Peygamber’i kamyona bindirme garabetine dikkat çeken basından ve iktidardan, Oktar’ın organize ettiği “din soslu” gayr-i ahlakî programlar konusunda bir duyarlılık beklemek hakkımızdır!
Bir hakkımız daha var: Oktar’ın sözlerindeki sapkın dindarlık telakkisi ve tesettüre riayet etmeyen bayanlarla cinsel içerikli sohbetleri hakkında İlahiyat hocalarının ve kanaat önderlerinin de eleştirel fikirlerini görmek! İlmin fesada karşı konuşacağı gün bugün değilse ne zaman?
Muhammed Fatih Ergün
Adana, 12.07.2015
mfe@mfe.name
DİPNOTLAR
1 http://www.mfe.name Kaynak: Sütun Haber
Bir A9 programında Atatürk’ün mehdiliğin öncüsü, zemin hazırlayıcısı ve Allah’ın bir lütfu olduğunu ve onun yobazlıkla mücadele ettiğini ileri süren Oktar, (...) topluma yol gösteren değil, toplumu ifsad eden fiiller işlemektedir.
Adnan Oktar ve fesadı üzerine...
Adnan Oktar, yakın bir zamanda Muş Alparslan Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi öğretim elemanı sayın Cahit Karaalp’e açtığı hakaret davasını kazanmasıyla gündeme geldi.
Karaalp’in çabası kuşkusuz bir ıslah çabasıydı. Davanın o'nun aleyhine sonuçlanması ise, Oktar'ın eylemlerini gündeme getirme şekli ile ilgilidir; Karaalp’in kullandığı üslup kendi takdiridir; ceza mahkemesinin verdiği karar ise, Karaalp'in üslubu (hakaret) ile ilgilidir. Karaalp'in, -suç niteliği taşıyan ve ceza kararına konu olan sözleri hariç- niyet ve ıslah çabasını desteklemek, yanında olmak insânî ve ahlâkî bir yükümlülüktür.
Nedense genç bir akademisyenin gördüğü yanlışı, -nispeten az sayıda tv, gazete, site hariç- İslami duyarlılığa sahip olduğunu düşündüğümüz medya görmemektedir. Bu yazıda, www.harunyahya.org sitesinde "seyyid" yani peygamber torunu olduğu iddia edilen Oktar’ın söz ve eğilimlerine dair bir kaç değinide bulunacağız.
Bir A9 programında Atatürk’ün mehdiliğin öncüsü, zemin hazırlayıcısı ve Allah’ın bir lütfu olduğunu, o'nun yobazlıkla mücadele ettiğini ileri süren Oktar, “Bağnazlara göre hanımlar dini sohbet yapamaz, beylerle birlikte oturamazlar.” demektedir. Halbuki o'nun A9 kanalında yaptığı sohbetler "sohbet" değil, zaman zaman uygunsuz muhabbetlerdir. Oktar ve birlikte program yaptığı tesettürsüz hanımlar, evli kimselerin özel hayatında söyleyebilecekleri sözleri birbirlerine rahatlıkla sarf etmektedirler. Mehdi’yi kelime anlamıyla alırsak, Oktar bu tavrıyla topluma yol gösteren değil, toplumu ifsad eden fiiller işlemektedir.
Kadınların vücutlarını teşhir etmemeleri gerekirken, Oktar, “Dekolte hanımların her yerde olması çok doğaldır.” demektedir. Fıtrata aykırılığın her yerde olması doğal ise, münkeri nehyetmek ne olarak görülmelidir? Bu anlamda Oktar’a sormak gerekir: Hangi dine göre dekolte hanımların her yerde olması çok doğal? Harama bakıp bakıp “maşallah, inşallah” demekle haram helal olmadığı gibi, hak söz ile de bâtıl kastedilmektedir, üstelik bunun klasik elfaz-ı küfür kitaplarına göre küfür olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Oktar, “Kadınların özgür olmadığı her toplum yıkılır.” demektedir. Ancak A9 kanalında, hiçbir kadının Oktar’a fazla samimi ve iffetli bir kadına yakışmayacak türden ifadeler kullanmadan programa çıkabilme özgürlüğü var mıdır? Bir erkeğe bu tür sözler kullanarak övgüler yağdırmak ne kadar ahlâkîdir? A9 kanalının, bayanları teşhir ederek takdim etmesi ve akabinde Oktar’ın, o hanımlara sözlü sarkıntılık eder tarzda ifadeler kullanması, kendisinin İslam kaynaklı olmayan bir tavır ve tarz arayışında olduğunu düşündürmektedir.
Oktar’a göre, “Kuran'da saçın örtünmesi ile ilgili bir emir yoktur, etkileyicilik anlamında yüz daha etkilidir.” Halbuki el ve yüzün açıklığı kadınların sosyal hayatlarını sürdürebilmeleri için bir zorunluluk olabilir. “Ben yüzümü ve elimi açmadan da sosyal hayatımı sürdürebiliyorum.” diyen bir hanım bundan dolayı kınanmaz, belki de övgüyü hak eder. Ancak Oktar’ın A9 kanalında birlikte program yaptığı hanımların örtünme sorununun saçla sınırlı olmadığı aşikârdır. Oktar mehdilik iddiasının yanına büyük bir ifsad literatürü eklemiştir. Basit bir Google taraması ne yazık ki bu ifsadı kabul edilemez bir şekilde resmetmekte, belgelemektedir.
Oktar, “Başörtülü ve başörtüsüz hanımlar da imanlıdır ve başımızın tacıdır.” demektedir. Halbuki sorun başörtülü ve başörtüsüz hanımların imanlı olup olmaması değildir. Oktar hem Mehdi olduğunu sık sık ima etmekte hem de birlikte program yaptığı hanımları “Nasıl giyiniyorsunuz böyle? Yaptığınız toplumu ifsattan başka bir şey değildir.” diye uyarmak yerine onlarla içeriği düşük geyik muhabbeti yapmakta ve kullandığı ifadelerle adeta onlara sarkmaktadır.
Oktar, “Kadınlar çiçek gibi güzel olmalı.” demektedir. Kastettiği kadınların eşlerine yönelik bir çiçeklik olsa bunda bir sorun yoktur. Ancak onun program yaptığı A9 kanalında programcı bayanlar abartılı makyajlar ve muhtemelen tıbbi bir takım operasyonlarla “kamuya açılmakta” ve temiz zihinleri bulandırmakta, Oktar’ın kendisininki gibi diğer insanların da dünya ve ahiretine zarar vermektedir.
Sonuç olarak diyebiliriz ki kendi eğilimleri hakkında değerlendirmelerde bulunduğumuz Oktar, A9 kanalındaki özellikle bayanlarla yaptığı programlar aracılığıyla toplumu ifsat etmektedir. Bu ifsada karşı özelde İslami basın duyarlı olmalı, bu ifsada son verilmesi için bir kamuoyu oluşturmalıdır. Mehdilik imasını sıkça gündeme getiren ve kamu ahlakına aykırı programlar yapan Oktar ve tesettürü hiçe sayan bayan programcıların bu ifsadına son verilmelidir. Peygamber’i kamyona bindirme garabetine dikkat çeken basından ve iktidardan, Oktar’ın organize ettiği “din soslu” gayr-i ahlakî programlar konusunda bir duyarlılık beklemek hakkımızdır!
Bir hakkımız daha var: Oktar’ın sözlerindeki sapkın dindarlık telakkisi ve tesettüre riayet etmeyen bayanlarla cinsel içerikli sohbetleri hakkında İlahiyat hocalarının ve kanaat önderlerinin de eleştirel fikirlerini görmek! İlmin fesada karşı konuşacağı gün bugün değilse ne zaman?
Muhammed Fatih Ergün
Adana, 12.07.2015
mfe@mfe.name
DİPNOTLAR
1 http://www.mfe.name Kaynak: Sütun Haber
0 Yorum