Varşova Paktı nedir?

Varşova Paktı nedir? Niçin kurulmuştur? Maddeleri nelerdir? Detaylar haberimizde...

Varşova Paktı nedir?
14 Mayıs 2022 22:29:19

Varşova Paktı nedir?

Varşova Paktı, soğuk savaş sürecinde, Varşova'da, sekiz sosyalist ülkenin imzaladığı "Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Antlaşması" ile kurulan askeri ve siyasal birliktir. Pakt, Macaristan, Çekoslovakya ve Afganistan'ın işgalleri gibi önemli siyasal olaylarda askeri unsur olarak yer almıştır.

Kurulma Nedenleri

Sosyalist ülkeleri, karşılıklı bağlarını bir pakt içinde güçlendirmeye yönelten başlıca neden; sosyalist ülkelere ve sosyalizmin yayılmasına karşı 1949'da kurulan NATO'nun, askeri etkinliklerini artırması ve silahlanmaya hız vermesi olmuştur. Birliğin kuruluşuna ilişkin ilk adım, 29 Kasım-2 Aralık 1954 tarihleri arasında sekiz sosyalist ülkenin katılımıyla atılmış, ortak güvenliğin ve barışın korunması konusunda Moskova'da konferans düzenlenmiştir. Varşova Paktı, Londra ve Paris Antlaşmaları ile Federal Almanya'nın NATO'ya girmesi ve NATO'ya bağlı olarak Batı Avrupa Birliği'nin kurulmasıyla Avrupa'da doğan ve giderek artan savaş tehlikesine karşı biçimlenmiştir. Pakt kurucularına göre bu gelişmeler, barışsever devletlerin güvenliği bakımından bir tehdit oluşturuyor ve savunma sağlayıcı karşı önlemlerin alınmasını gerektiriyordu.

Kurucu Antlaşmanın Maddeleri Şöyledir:

· Üyeler, ortak çıkarlarını ilgilendiren tüm sorunlarda birbirlerine danışacak,

· Avrupa'da silahlı bir saldırı durumunda üyeler, tek tek ya da ortak bir biçimde kendilerini savunacak,

· Birleşik Komutanlık kurulacak,

· Siyasal Danışma Komitesi kurulacak,

· Üyeler, bu anlaşmanın amaçlarıyla herhangi bir uluslararası bağlantıya girmeyecekler ve girişimlerde bulunmayacak,

· Taraflar, birbirleriyle ekonomik ve kültürel ilişkilerini daha ileri boyutlara taşıyacak bir dostluk ruhu içinde davranacak,

· Bu sözleşme, toplumsal ve siyasal sistemleri göz önüne alınmaksızın tüm öteki devletlere açık olacak,

· Antlaşma, 20 yıl geçerli olacaktır, sürenin bitiminden bir yıl önce anlaşmayı sona erdirme isteğinin belirtilmemesi durumunda 10 yıl daha uzayacaktır.

· Varşova Paktı'ın en yüksek siyasal organı Siyasal Danışma Komitesi(CPC)'dir.

· Doğu ile Batı arasında ortak güvenlik sağlayan bir pakt yürürlüğe girince Varşova Paktı'nın kaldırılması gözönüne alınabilecek.

Paktın çok uluslu silahlı kuvvetlerinin tek ortak eylemi Ağustos 1968'de Çekoslovakya'nın işgali olmuş, Romanya ve Arnavutluk hariç tüm üye ülkeler harekâta katıldı.

Moğolistan, 1963'te, Çin-Sovyet Ayrılığı'nda üyelik başvurusu yaptı, ancak Pakta, Avrupa'da olmadığı için gözlemci olarak katılabildi. 1966'dan itibaren de Sovyet askerleri Moğolistan'da konuşlandırıldı. Arnavutluk ise 1962-1968 döneminde çalışmalarına katılmadığı pakttan 1968'de, Çekoslovakya'nın işgalinden sonra kesin olarak çekildi. Doğu Almanya, Paktın askeri kanadına 1956'da katıldı, Batı Almanya ile birleşmesi sonucu 1990 yılında paktan çekilerek NATO'ya girdi.

1991 yılında SSCB'nin dağılması ve üye devletlerde sosyalist rejimden çok partili parlamenter rejimlere geçilmesi, Avrupa'nın iki bloklu yapısını siyasal bakımdan ortadan kaldırdı. Varşova Paktı, 1 Temmuz 1991'de dağıtıldı, böylece savaş sonrası Avrupa'sının iki kutuplu yapısı askeri bakımdan da tarihe karıştı.

İşleyişi

Başlangıçta yılda en az iki kez toplanması öngörülen Siyasal Danışma Komitesi CPC'nin, 1972'den itibaren yılda iki kez toplanmasına karar verilmiştir. Başkanlık ve toplantı yerinin, üye devletlerce sırayla üstlenildiği organ, üye ülkelerin Komünist Parti Birinci Sekreterleri, Devlet Başkanları ve Dışişleri Bakanlarından oluşmuştur. Toplantılarda genellikle, Varşova Paktı Ordusu'nun komutanı da bulunmuş, en üst düzey askeri rütbe ise, Birleşik Yüksek Komutanlık (USC) olmuştur. CPC'nin denetiminde olan USC'nin önde gelen görevlileri, başkomutan, kurmay başkanı ve başkomutan yardımcılığı yapan Askeri Konsey üyeleri olmuştur. 1969'dan paktın son bulmasına kadar her yıl toplanmış sürekli bir organ olan Savunma Bakanları Komitesi'nce desteklenmiştir. Üye devletler arasındaki iş birliğini güçlendirmek amacıyla kurulan Dışişleri Bakanları Komitesi de 1976'dan itibaren benzer bir işlevi yerine getirmiştir. Danışmanlık işlevi görmekte olan Askerî Konsey, savunma bakan yardımcılarından ve üye devletlerin genelkurmay başkanlarından oluşmuştur.

Silahlı Gücü

Varşova Paktı silahlı kuvvetleri, 4,5 milyona yakını Avrupa'da olmak üzere yaklaşık 6,3 milyon muvazzaf personele sahipti. Ek olarak 700.000 kişilik ulusal güvenlik kuvvetleri de bulunmaktaydı. Paktın dünya üzerinde aktif durumda; 244 tümen, 27 bağımsız tugay, 60.000 savaş tankı içeren kara ve 12.000 uçağı içeren hava kuvvetleri vardı. Büyük bölümünü Sovyet donanmasının oluşturduğu Deniz Kuvvetleri, nükleer balistik füze denizaltılarına ek olarak 300 denizaltı gemisinden oluşuyordu. Bunların bir bölümü, denizaltılarından Cruise-seyir füzeleri atabilmekteydi. Su üstü kuvvetlerinde, uçak gemisi ve kruvazörlerden oluşan 40 savaş gemisi, çok sayıda değişik türden gemi ve havadan gemilere güdümlü füze atabilen 500 deniz bombardıman uçağı envanter dahilindeydi.

Paktın kıtalararası balistik füzeleri (ICBM), denizaltı gemilerinden atılan balistik füzeler (SLBM) ve bombardıman uçaklarından oluşan stratejik kuvvetlerinin tümü Sovyetler Birliği tarafından sağlanmıştır. 1989’da Varşova Paktı'nın asker sayısı 6.310.000 kadar olup, fiili asker sayısı 5.390.000 olan NATO silahlı kuvvetleriyle 920.000 kişilik bir farkı bulunmaktaydı. SSCB ise tek başına ABD’nin üç katından fazla askere sahipti.

Örgütün Sonu

Varşova Paktı Sovyetler Birliği'nin izlediği politikalardan doğrudan etkileniyordu. Her ne kadar 1985'te 30. yaşı kutlanan paktın süresi 20 yıl daha uzatılmışsa da, Sovyetler Birliği'nin Gorbaçov liderliğinde izlediği politikalar nedeniyle bu sürenin henüz başlarında ciddi sorunlar ortaya çıktı. O sıralarda Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) kapsamında sürmekte olan silahsızlanma görüşmeleri ile güven ve güvenlik artırıcı önlemler kapsamında, Mayıs 1987'de Varşova Paktı resmen saldırı stratejisini lağvederek tümüyle bir savunma stratejisi benimsedi. Gorbaçov'un, 7 Aralık 1988'de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı tarihi konuşmada Sovyetler Birliği'nin Orta ve Doğu Avrupa'daki askeri gücünü önemli ölçüde azaltacağını duyurması ve Brejnev Doktrininden resmen vazgeçtiğini ilan etmesi, Avrupa'daki statükonun sürdürülmesinde büyük fayda gören Romanya ve Demokratik Almanya başta olmak üzere, Varşova Paktı üyesi ülkeler arasında bazı soru işaretleri ve eleştirilerin doğmasına yol açtı. 1989'a gelindiğinde ise Haziran'daki Polonya seçimlerinden itibaren, Pakt üyesi ülkelerin neredeyse tümünde iktidar değişikliği ile sonuçlanacak önemli gelişmeler yaşandı. Bu dönemde Varşova Paktı'nın konumunun bir hayli ilginç bir hal aldığı söylenebilir. Öncelikle, Romanya bir yandan örgütte reform ve demokratikleştirme talep ederken, diğer yandan Polonya'daki seçim sonucuna karşı-devrim olduğu iddiasıyla örgütün müdahale etmesini talep etmiş, ancak bu talep diğer üyeler nezdinde karşılık bulmamıştır. İkinci olarak, Polonya'nın yeni hükümeti, 26 Şubat 1990'da yeni bir Avrupa güvenlik sistemi kurulana kadar Varşova Paktı'nda kalacağını ilan etti. Belki de en ilginç gelişme, NATO'nun Temmuz 1990 tarihli Londra Zirvesi'nde Varşova Paktı'nın artık düşman olarak görülmediğini ilan eden tarihi bildiriydi. Eylül 1990'a gelindiğinde, bir ay sonra Federal Almanya Cumhuriyeti ile birleşecek olan Demokratik Almanya örgütten resmen ayrıldı. Örgütün kurulmasına vesile olan Almanya sorunu böylece çözülürken, AGİK kapsamında Kasım ayında imzalanan Avrupa Konvansiyonel Kuvvet Anlaşması ile Paris Şartı, Soğuk Savaş'ın sona erdiğini haber veriyordu. Bu çerçevede, Çekoslovakya, Macaristan ve Polonya'nın girişimiyle, artık hiçbir varlık nedeni kalmamış olan örgütün askeri faaliyetleri Mart, diğer tüm faaliyetleri de Temmuz 1991'de resmen sona erdirildi.

Etiketler:   Varşova Paktı


0 Yorum

Yorum Yaz