Tabiinin En Büyüklerinden Hasan Basri Kimdir?

Bu yazımızda tabiinin en büyüklerinden Hasan Basri'nin hayatını, sözlerini kısaca sizlere aktararak istifadelerinize sunduk...

Tabiinin En Büyüklerinden Hasan Basri Kimdir?
21 Kas 2017 08:53:37

Hasan Basri kimdir?

Tabiinin en büyüklerinden, adı el-Hasan İbni Ebil-Hasan Yesâr el Basrî’dir. 21 (m. 641) senesinde Medine’de doğdu. Bu sırada Hazreti Ömer halife idi. 110 (m. 728)’de 88 yaşında iken bir Cuma günü Basra’da vefât etti. Babası, Eshâb-ı kiramdan Zeyd bin Sâbit’in kölesi Ca’fer’dir. Annesi, Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) hanımlarından Hazreti Ümmü Seleme’nin câriyesi idi. Oğulları Hasan-ı Basrî doğunca, âzâd edildikleri rivayet edilmektedir. Ümmü Seleme’nin evine gidip hizmetinde bulunan annesi, bu hizmetleri sırasında çocuğunu da yanında götürüyordu. Bir iş için dışarı çıkınca yalnız kalan küçük Hasan’ı, Hazreti Ümmü Seleme kucağına alarak bağrına basıp, ona duâ ediyor, hatta oyalamak için emzirdiği de oluyordu. Hazreti Ümmü Seleme’nin ihtiyar olduğu halde sütünün gelmesi ile, Hasan-ı Basrî onun sütünü emmiştir. Böylece büyük bir berekete ve bu bereket sebebiyle de nimetlere kavuşmuştur.

Hasan Basri’nin ilimde ilerleyişi

Medine’de bulunduğu sırada ilimde önemli bir unsur olan Arapçayı iyice öğrendi. On iki-on üç yaşlarında iken Kur’ân-ı kerîmi ezberledi. Birçok önemli hâdiselere şâhid oldu. Eshâb-ı kiramın büyüklerinden, Hazreti Osman bin Affân, Hazreti Ali bin Ebî Tâlib, Hazreti Abdullah bin Abbâs ve daha birçok ashâb-ı kiram ile görüştü. Görüştüğü ashâbın sayısı 120 veya 130 kişi civarındadır. Medine mescidinde Hazreti Osman’ın hutbelerini dinlerdi.

Hasan-ı Basrî on beş yaşından sonra Medine’den Basra’ya gitti. Orada büyüklerin derslerine ve sohbetlerine devam etti. Bundan sonra Abdurrahmân İbni Semura komutasındaki orduyla Sicistan’a giden Hasan-ı Basrî ilmi çalışmalarının yanında fetih ordularına da katıldı. Yine İbni Ziyad, Horasan’a vali olunca onunla birlikte Horasan’a gitti. On sene kadar süren faaliyetleri sırasında da birçok sahâbî ile görüştü. Onlardan ilim öğrendi ve rivayetlerde bulundu. Daha sonra Basra’ya dönüp burada bulunan sahâbîlerden ve tabiinin büyüklerinden ders almaya devam etti. Böylece ashabı-ı kiramın Peygamberimizden ( aleyhisselâm ) naklen bildirdiği i’tikâd, îmân, zâhir ve batın ilimlerini iyice öğrendi ve yetişti.

Hasan Basri’nin ilmi noktadaki derecesi

 İlimde, rivayetlerine çok başvurulan âlimlerden oldu. İlim aldığı kaynağın sağlamlığı ve asr-ı saadete yakınlığı sebebiyle ilimde çok yüksek seviyeye ulaştıktan sonra fetva vermeye ve talebe yetiştirmeye başladı. İlimdeki şöhreti, ahlâkı, ders vermekteki üstünlüğü her tarafa yayıldı. Derslerine ve vaazlarına pek çok insan toplanırdı. Hatta sohbetinden istifade etmek için gelenlerle evi dolup taşardı. O zamanın devlet adamları da ilminden istifade etmek için ona başvururdu. Bir müddet Basra kadılığı da yaptı.

Yetiştirdiği talebelerinden iki yüz otuz altısının ismi kitaplara geçmiş olup, bunlardan altmış sekizinin hadis rivayetleri Kütüb-i Sitte denilen meşhur hadis kitaplarında yer almaktadır.

Hasan Basri’nin vefat etmeden önceki hali ve vasiyeti

Ömrünün son yılları hastalık ile geçti. Ölüm döşeğinde iken devamlı “Biz Allahın kuluyuz ve (öldükten sonra) yine ona döneceğiz, derler.” mealindeki ayeti okumuştur.

Hasan Basri vasiyetini şöyle yazdırmıştır:

 “Hasan İbni Ebil-Hasen şehâdet eder ki: Allahü teâlâdan başka ilâh yoktur. Muhammed ( aleyhisselâm ) O’nun Resûlüdür.” dedikten sonra Muâz bin Cebel’den ( radıyallahü anh ) şu hadîs-i şerîfi rivâyet etti. “Bir kimse ölüm ânında sıdk ile kelime-i şehâdet getirerek ölürse Cennete girer.”

Vefât etmeden az önce, bir müddet kendinden geçti ve tekrar ayıldı. “Beni Cennetlerden, pınarlardan ve güzel konaklardan uyandırdınız” buyurdu. Bundan sonra vefat etti.

Hasan Basri’nin Eserleri

1-Tefsîr-ül-Haseni’l-Basrî: Bu kitabı bir bütün olarak zamanımıza kadar ulaşmamıştır. Ancak kaynak tefsir kitaplarında dağınık rivayetler hâlinde bulunmaktadır.

 2- Kitâbü’l-Hasen İbni Ebî’l-Hasen fil Aded; Kur’ân-ı kerimin ayetlerinin adedi ile ilgilidir.

3- Risale fî Fadlı Harami Mekketi’l-mükerreme; Mekke’nin faziletine dairdir.

 4-Risâle Abdi’l-Melik İbni Mervan ilâ Hasen-il Basrî ve Cevabihi aleyha; Halife Abdülmelik’e yazılmış bir risaledir.

 5-Risâle Erbea ve hamsin farîda: Elli dört farzı anlatan bir kitaptır.

6- İmânda aranılacak elli fazilet hakkında bir risalesi.

 7-El-istiğfârât-ul-munkıze minen-nâr (Bu kitabın bir adı da “Errâd-ı Hıfzıyye”dir.) İstiğfar, yani tevbe hakkındadır. Bunlardan başka eserlerinin de olduğu kaynaklarda bildirilmektedir.

Hasan Basri’den bir menkıbe

-Menkıbelerinden bir kısmı şöyledir: Allah korkusu ile çok ağlardı. Bir defasında dostlarından birinin cenazesinde bulundu. Cenaze defin edilince kabir başında ağlayıp, çok gözyaşı döktü. Sonra orada bulunanlara şöyle dedi: “Ey Müslümanlar! Kabir dünya konaklarının sonu âhiret menzilinin ilkidir. Madem ki hepimiz ölüp kabre gireceğiz, o halde nasıl zevk, safâya dalıp, gezebiliriz.” Orada bulunanlar bu sözlerinden dolayı ağladılar.

Tanıdıklarının dilinden Hasan Basri

-Yûnus bin Ubeyd’e ( radıyallahü anh ) “Amel bakımından Hasan-ı Basrî’nin yerini tutan bir kimseyi gördün mü?” diye sormuşlardı. O da şöyle cevap vermiştir: “Vallahi ben, söz bakımından bile onun yerini tutan bir kimseyi görmedim. Amel bakımından onun gibisini nereden göreceğim. Onun vaaz ve nasihatleri gönülleri ağlatıyordu. Başkalarının vaazları ise gözleri bile ağlatamıyor.”

Hasan Basri’nin hikmetleri sözleri

Hasan-ı Basrî hazretlerinin güzel sözleri ve nasihatleri meşhur olup, pek tesirlidir. Bu sözlerinden bir kısmı şunlardır:

“Kalbin fesada uğraması altı şeyden hâsıl olur:

1. Tevbe etmek ümidi ile günah işlemek,

2. İlim öğrenip ilmiyle amel etmemek,

3. Amel ettiklerinde de ihlâs göstermemek,

4. Allahın verdiği ni’metlere şükretmemek,

5. Allahın taksim ettiği şeye râzı olmamak,

6. Ölüleri defn edip ibret almamak, kendi öleceğini düşünmemek, âhıret için azık hazırlamamak.”

 “Başkalarından sana söz getiren, senden de ona götürür. Onunla sohbet edilmez, arkadaşlık yapılmaz.”

“Âlimler olmasaydı, insanların diğer canlı varlıklardan farkı kalmazdı. Çünkü onların öğretmesiyle insanlar iyi insan olma seviyesine ulaşırlar.”

 “Allahü teâlâ bir kuluna hayır dilediği vakit, onu mal ve aile ile oyalamaz.”

Birisi Hasan-ı Basrî’den nasihat istediğinde; “Allahü teâlânın emrini üstün tut ki, Allahü teâlâ da seni izzetli kılsın” dedi.

Bir mecliste bir genç bol bol kahkahalar ile gülüp dururken, Hasan-ı Basrî oraya uğradı ve delikanlıyı çağırdı: “Oğlum Sırat’ı geçtin mi?” deyince “Hayır” dedi, genç. Hasan-ı Basrî, “Gideceğin yerin Cennet veya Cehennem olduğunu biliyor musun?” dedi. “Hayır” dedi, genç. Yine Hasan-ı Basrî, “O halde bu kahkaha nedir?” dedi. Grencin bu hâdiseden sonra bir daha güldüğü görülmedi.

Hasan-ı Basrî’ye ( radıyallahü anh ): “Gece namaz kılanların yüzleri niçin güzel olur?” diye sorduklarında, Hasan-ı Basrî: “Çünkü onlar Rahmân ile baş başa kalmışlar ve Rahmân da onlara kendi nûrundan nûr vermiştir.” buyurdu.

“Ey insanlar! Duâlarınız kabûl olunmaz diye korkmuyorum. Duâ edemez hâle gelmenizden (gaflete dalmanızdan) korkuyorum.”.”

Adamın biri Hasan-ı Basrî’ye ( radıyallahü anh ) gelip, “Bana nasîhatte bulununuz.” deyince “Sakın günah işleme. Aksi halde kendini ateşe atmış olursun. Halbuki sen, bir kimsenin pireyi ateşe attığını görsen, iyi karşılamazsın. O halde, her gün kendini defalarca ateşe atmayı nasıl iyi karşılarsın.” buyurdu.

“Dünyâ üç gün gibidir. Geçen gün, geçip gitmiştir artık. Geri döndüremezsin. Ondan ümit kesilmiştir. İkinci gün içinde bulunduğun gündür ki, bu günü ganîmet ve fırsat bil. Üçüncüsü ise gelecek olan gün ki, sen ona ulaşır mısın belli değil. Belki de gelecek olan güne kavuşamadan ölürsün.”

“Ey insan, insanların çokluğuna bakıp da aldanma! Çünkü sen yalnızsın, yalnız öleceksin, kabre yalnız gireceksin, yalnız kabirden kalkacaksın ve kendi hesabını vereceksin.”

Etiketler:   tabiin evliya


0 Yorum

Yorum Yaz